İstanbul-o-matik

1. İstanbul Tasarım Bienali, İstanbul Modern
2012

İş kapsamı:
Araştırma, İnteraktif Yerleştirme Tasarımı, Grafik Tasarım
İşveren:
IKSV
Alan:
70 m2

 

 

Proje Detayı
İstanbul nedir? Klişelere girmeden açıklayabilir miyiz acaba? Medeniyetler köprüsü, kültürler mozaiği, mega-kent, mega-köy, rant merkezi, çarpık kent, kimlikli, kimliksiz… Herkes kendi bakış açısından bakarak bir İstanbul inşa etmeye başlıyor zihninde, kimisi karmaşasına bırakıyor kendini, kimisi bunu dert ediniyor, kimisi sıvaları dökülen rutubet kokulu eski evlerde yaşamaktan, ya da 50 katlı rezidanslardan hoşlanıyor, köşedeki balık-ekmekçiden yiyor, ya da boğazdaki lüks restoranda…  İstanbul işte tüm bu inşa edilen hayallerin, anıların ve çeşitliliğin bütünü oluyor. Binlerce yıldır, milyonlarca bireyin farklı hayalleri ve irili ufaklı müdahaleleri ile günümüzdeki renkli halini almış bu kent son yıllarda İstanbullular tarafından değil de gücü elinde bulunduran büyük kurumların hırsları ile dönüşmeye başladı. Önceleri kent çeperlerinde birbirinin kopyası apartman blokları yapan TOKİ, Emlak Konut, Kiptaş gibi devlet kurumları yavaş yavaş kentin içine girdi, bununla birlikte tip projelerin yanı sıra Osmanlı Mahalleleri, “Selçuklu Tarzı” binalar, da hayatımıza girdi. Neo-liberal rüzgarların etkisiyle yerli/yabancı kurumsal sermaye de devlete eşlik etti, böylece artık Gaziosmanpaşa’da ama Venedik’te, Sancaktepe’de ama Ege kasabasında, , Küçükçekmece’de ama Boğazda oturabiliyorsunuz. Eski kentin aksine aynılık ve bütünselliğin hakim olduğu bu yeni alanların kurucuları öteki kenti “çarpık” ilan edip, oraları da bir an önce düzeltmek gerektiğini savunuyor. Tabi koca bir kenti nasıl “doğrultacağını” bilemediklerinden, ideal kentlerini oluşturmak için çarpık ilan ettikleri bu parçaları yıkmaya koyuluyorlar. 
Türkiye’de artık kentsel çevrenin üretimi sadece politikacıların ve büyük yatırımcıların hayalleri ile şekilleniyor. Kentlilerin, küçük aktörlerin veya STK’ların da sürece dahil olmasını desteklemek bir yana, zaten cılız çıkan bu sesleri iyice etkisiz kılmak için yeni kurumlar icat ediliyor. Birkaç kişinin neredeyse sınırsız bir güce sahip olduğu bu yeni durum, çeşitliliğin kutlandığı bir uzlaşı ortamı olması gereken çağdaş metropol ile taban tabana zıt bir kent oluşturuyor.
Kendilerine ait özgüvenleri (ve yasal dayanakları) tam olan bu birkaç aktör için ise artık atış serbest. Birbirinden garip, zaman zaman karikatürize öneriler ve hayaller kenti şekillendirmeye başlıyor. İstanbul-o-matik tam da bu noktadan hareket ederek oluşturulmuş bir İstanbul yapma oyunudur. İstanbul’u bugün etkileyen ya da etkilemesi gereken irili ufaklı aktörlerin, kente ait detayların, güçlerin ve rüzgârların küçük bir İstanbul parçasına getirdiği değişimleri interaktif olarak görebileceğiniz bir düzlemdir.
Oyun şöyle çalışır: yerleştirmenin zemininde TOKİ /GYO’lar /Kentliler /Star Mimarlar /Belediye Başkanı /Turistler /Tarih / STK’lar / Çevreciler gibi, kenti şekillendiren ya da şekillenmesinde payı olması gereken bazı aktörler/dinamiklerin simgeleri vardır. Karşınızda ise İstanbul’un herhangi bir yeri olabilecek hayali bir kent parçası.  Bu aktörlerin yerine geçtiğinizde karşıdaki kent parçacığı etkilenmeye başlar. Aktörlerin tek başına çılgınca fikirleri, “ideal” kentleri vardır, o yüzden sadece bir aktör üzerinde durduğunuzda bu kent neredeyse karikatürize bir kente dönüşür. Örneğin sadece TOKİ’nin ya da sadece belediye başkanlarının şekillendirdiği bir kent gibi. Eğer salona ikinci bir izleyici gelip başka bir aktör simgesi üzerinde durursa iki aktör etkileşime geçer ve yeni bir durum oluşur, üç aktör olursa üçü birden kenti şekillendirir. Katılan aktör sayısı ne kadar artarsa kent de o kadar zenginleşir… Enstalasyonda aktif ziyaretçi sayısı dördün üstüne çıktığı andan itibaren kent çılgın fikirlerin yan yana sıralandığı bir yer olmaktan çıkıp bir uzlaşı sonucu oluşan parçalara dönüşmeye başlar.   Yerleştirmedeki amaç kenti oluşturmak için ideal bir reçete yazmak değil, sadece kapalı kapılar ardında, tepeden inme kararlar ile şekillenen günümüz İstanbul’undaki bu karar verme süreçlerine bir tepki koymak ve çağdaş bir kentin daha geniş bir katılım ile şekillenmesi gerektiğini vurgulamak.
İnteraktif video tabanlı projenin hazırlanma aşamasında programlama, hareketli görüntü tasarımı ve ses tasarımı üzerine çalışan farklı ekipler biraraya geldi.
Ziyaretçilerin  farklı aktörleri seçerek yarattıkları değişimlerin gerçek zamanlı olarak ses ve görüntüleri ile senkron bir şekilde maket üstüne yansıtılabilmesi için projeye özel, saniyede 500mb’ın üzerinde veri transferi yapabilen bir yazılım geliştirildi. Bu yazılım sayesinde toplam 90.000’den fazla resim gerçek zamanlı olarak animasyona dönüştürülüp yansıtılabiliyor, 650’nin üzerinde ses ve video eşzamanlı olarak çalıştırılabiliyor.
Oyunda kullanılan bütün görsel malzeme İstanbul’dan toplanan binlerce fotoğraf ve videonun, üretilen projelerin, verilen vaadlerin yada ortaya atılan çılgın fikirlerin işlenmesi ile oluşturulmuştur.
Eylül-Aralık 2012
Proje:
Cem Kozar, Işıl Ünal, PATTU Mimarlık
Yazılım
Gravi 
Emre Koç, Tolga Eren, Emrah Bala, Tolga Birdal, Umut Şimşekli
Hareketli Görseller: 
Neslihan Koyuncu, Hürcan Emre Yılmazer
Ses Danışmanı: 
Mine Erkaya
Ses Tasarımı: 
436 Media
Ateş Erkoç, Can Kanmaz
Yardımcılar:
Mustafa Sayan, Louise Vialard, Gizem Akdağ, Mert Aslan